17 Ocak 2020 Cuma

Kalbim Gent’te #gezigunlukleriGent

3 saat olarak planlanan ama trafik yüzünden 6 saat süren (sanki İstanbul seyahatindeymişim gibi) Gent yolculuğumuz sonunda bitti. Şehre girer girmez rezervasyon yaptırdığımız oteli gördük, yürüme mesafesi az olduğu için sevindirici bi şeydi bizim için çümkü artık bavul taşımaktan ağlamak üzereydim. Şehir tamamen griyle kaplı, girişinde fabrikamsı  tuhaf  yapılar ve mecidiyeköyü andıran yolları vardı. Doğal olarak :(((( olduk. 

Kaldığımız otel şehrin biraz dışındaydı 10 dakikalık yürüme mesafesiyle merkeze ulaşabiliyoduk. İkimiz de çok yorgunduk o yüzden hem kısa bi şehir turu yaparız hem de karnımızı doyururuz diyerek eşyalarımızı odaya bırakıp otelden çıktık. Ayrıca kaldığımız otelin bulunduğu bölge türk mahallesi gibi bir şeydi, her yerde türk marketleri türk kasapları ve kahvehane(evet) vardı.






Merkeze inerken büyük bir figür dükkanının önünden geçtik ama fotoğrafını çekmemişim. Ordan bi şeyler almayı istememe rağmen dükkanı 1 kez bile açık görmedim. Şehri gezerken adını unuttuğum kilisenin arkasında inanılmaz güzel bi park bulduk, ertesi gün kahvaltı için oraya gittik. 

Gent'te inanılmaz çok türk var. Yolda annesiyle yürüyen bebek için çk ttlı yaaa agu bugu yapıyoduk, annesi koşma denizcim diye seslendi. Mesela şehri turladıktan sonra bi şeyler yemek yemek için pizza ve döner satan bi yere girdik. Çoğu dönercide türkçe bi şeyler yazıyo ve bazı dönercilerin sahibi yabancı olabiliyor o yüzden girdiğimiz dönercinin türk olduğunu düşünmemiştik çünkü türkçe bi şey de yoktuk. -Neden dönerci diyen olursa; 7'den sonra her yer kapanıyor. Genel olarak türk bakkalları ve dükkanları açık kalıyor ve bence korkunç bi durum...- Dönerciye girdik ama pizza söyledik çünkü pizza da vardı ve neden olmasındı. Siparişimizi alan kişi başta flemenkçe konuştu, daha sonra ingilizceye döndük ve sonunda dükkanda bulunan herkesin türk olduğu anlaşıldı lol.

Pizzaları mideye indirirken hava kararmaya başlamıştı. Gent'in gecesi ve gündüzü 2 farklı şehir gibi. Gündüz griyle kaplı boğuk bi şehir, gece ise... Anlatılmaz yaşanır. <3 Güneş batmaya başlayınca gent beni kendine aşık etmeye başladı. Birkaç fotoğrafla bu güzelliğini göstermeye çalışıcam. 









Çok güzeldi :( Gent bana fazlasıyla Eskişehir'i anımsattı, en büyük sebebi öğrenci şehri olması. Son fotoğraftaki kanal etrafında gece öğrenciler vakit geçiriyor. Gent beni o kadar etkilemişti ki o gece anneme beni yüksek lisans için Gent'e gönderir misiniz diye mesaj atmıştım :') 

Yol ve bavullar bizi inanılmaz yorduğu için 12 gibi otele geri döndük. Açık bi market kahveci vs olsaydı bi şeyler alıp kanalda oturucaktık AMA YOKTU. O yüzden otele dönüp güzelce uyuduk. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder