25 Nisan 2019 Perşembe

#gezigunlukleri Volendam

Amsterdam'da bulunuşumuzun 3. günü ve rotamızda komşu kasabalara seyahat etmek vardı, bu yüzden merkez istasyondan kasabalara giden otobüs biletlerini almak için yola çıktık. Nereye gidersek gidelim karşımıza mutlaka bir türk çıkıyordu ve yine çıktı... Hiçbir şekilde türkçe konuşmamamıza rağmen otobüs biletlerini nereden alacağımızı sorduğum istasyon görevlisi ''Şurdan sola dönün dümdüz ilerleyin orda'' diyince bi afalladık sonra gülüştük. Her yer türk...

Biletlerimizi aldıktan sonra gelen otbüsümüze bindik ve yola çıktık. Yol boyunca otlayan inekleri ve tarlaları izledim.



Yaklaşık 40 dakikalık otobüs yolcuğu sonunda Volendam'a ulaştık, bizi kasabanın girişinde hayat kurtarıcımız yiyecek otomatı karşıladı. Yine yeşillik dolu, denize kıyısı olan harika bi kasaba. Kasaba girişinde kermes tarzında bi pazar kurulmuştu aynı bizdeki bit pazarlarına benzer el işi ıvır zıvırlar, ikinci el ürünler, dandik kazaklar falan satılıyor. Bana fiyatlar biraz uçuk geldi o yüzden üstün körü göz attık ve kasabanın içine doğru ilerledik. 

Hofffffffffffffffff şuan hatırladıkça biraz üzüldüm, hala neden Volendam'da bi evimiz yok diye sorguluyorum skldjfksjdfkjs bi şeyleri kabullenmem zaman alıyo...

Kasabadan birkaç fotoğraf atarak devam edeyim yazıma.




Amsterdamda bulamadığımız amsteeli sonunda bulduk 2,5 euroydu. Market gezmeleri <3 ben olduğu için marketi talan ettim. Süngerboblu aşırı tatlı bi çikolatalı bisküvi buldum ama almadığım için onun pişmanlığını hala çekiyorum... Bide su Amsterdam'a göre 1 euro daha ucuz olduğu için bi sevinçle 4 şişe su almıştık, musluktan akan suyun içildiğini bilmeden :') 

Kasaba küçük ve çok tatlı bi kasaba. Evler de minicik ve aşırı ses geçiriyor, içerde konuşulanı evin yakınından geçtiğinizde çok rahat duyuyorsunuz. Kasabayı gezdikten sonra yemek için yiyecek otomatına koştuk. Hollanda'nın kendine özgü bi mutfağı olmadığı için ve paramızı idareli kullanmaya çalıştığımız için en iyi seçenekler market sandviçleri ve yiyecek otomatları. Marketten tatlımı aldığım için öğle yemeğim otomattan aldığım 2,5 euroluk hamburger oldu.


Volendam'dan yürüyerek (yani yürümek isterseniz) yan kasabaya geçebilirsiniz. Ama zaten aldığınız biletle sınırsız gün boyu kasabaları gezebiliyosunuz. Ertesi gün Belçika'ya geçme planımız olduğu için ve çıkışımızı çok erken saatte yapacak olduğumuzdan diğer kasabaları pek dolaşamadık. Bu güzel, tatlı, samimi, turisti bol kasabaya veda edip otobüse bindik...

Belçika dönüşü yalnızca metroyu kullanarak direkt olarak havaalanına geçeceğim için buradan alışveriş yapma fırsatım olmayacak. O yüzden dönüş yolunda almak istediklerimi alıp hostele öyle döndüm. 

Akşam bavullarımızı düzenleyip her şeyimizi hazır ettikten sonra hostelin lobisinde (müko bi yer çok geniş) kahvemizi höpürdettik. Sigara içmek için dışarı çıktığımda alman olduğunu düşündüğüm bi çocuk translateden çevirmeye çalıştığı cümlesiyle bi dal sigara istedi kslfjklfjksj. Sanırım genel olarak en kötü yanlarından biri bu, saat 7'den sonra her yer kapandığı için su dahi alamıyosunuz. Bizim kaldığımız bölgede 6 gibi kapanıyordu, ne almak istediğimi hatırlamıyorum ama hostelin yanındaki marketten alırım diyip saat 6'yı geçtiği için alamadığım bi şey vardı.

Ot kullanımının çok yaygın olduğu zaten bilinen bi şey ama masanın üzerinde 2 paket ot bırakıp gidebilme rahatlığı... 

Sonuç olarak gecenin yarısı toparlanmak ve lak lak ederek kahvemizi höpürdetmekle geçti. Bisiklet kiralamak son gün kafamıza dank etmişti ama hostel en az 3 günlüğüne kiraladığı için birkaç saatliğine 3 günün parasını vermek istemedik. Keşke ilk geldiğimiz gün kiralasaydık :( Bu postu da hostelin bahçesinde otururken çektiğim dolunay (ben çekerken bulutların arasına girmişti yarısı) fotoğrafıyla sonlandırıyorum.