6 Eylül 2018 Perşembe

Gecen zaman, babamin krepleri ve #gezigunlukleriAmsterdam gun 1

Her sene olduğu gibi bu sene de yeni yıl coşkusuyla kendime planlar programlar yaparızlı giderizli listeler hazırlamıştım. Coşkuyla karşıladığım yeni yılları özellikle son 3 senedir sürünerek noktalamış olsam da bu sene benim için çok farklı bi yıldı. (Spoiler bu sene de süründüm evet) Neyse bu konu hakkında aralık ayında daha ayrıntılı bi yazı yazıcam o yüzden detayları geçiyorum ve Mayıs ayında yapmış olduğum Hollanda ve Belçika seyahatimi anlatmaya başlıyorum. 👀

Aslında kafamızda hiç böyle bi plan yoktu. Laf arasında kankitolarımdan aliyle gitsek mi diye çok konusu oldu ama ciddi bi şekilde seyahat planı hiç yapmadık. Bi gün akşam ali aradı mayıs ayı için ortalama diyebileceğimiz bi fiyata bilet bulmuş aldık ve 19 Mayıs'ta Hollanda'ya uçtuk. Hostel rezervasyonu yaptık ama iki zehir küpü hostelin ne adresini ne de nasıl gideceğimizi araştırmadan armut gibi gittik. Neyse indik uçaktan bavullarımızı aldık bilet gişesindeki bağyan sağ olsun yol bulma sıkıntımız olmadı şuna binip şu durakta inin dedi ve resmen hostelin kapısında indik. Ben istanbulda bildiğim yolda kaybolduğum için bu durum şok etkisi yarattı 3 gün boyunca nasıl bulduk ama yolu iner inmez diyerek gururla böbürlendim kendi kendime. Hmmm bakalım naptık, seyahatimizin üzerinden 4 ay geçtiği için çok az şey hatırlıyorum o yüzden çektiğim fotoşlara bakmalıyım. 
fgdfg
Bu park kaldığımız süre boyunca burda kesin kahvaltı yapalım yeaaa dediğimiz ama bi kere bile yapmadığımız çok güzel bi park. Ağaca hasret kalmışız. Bu arada gerek merkez gerek merkezden daha uzak ormanlı bölgeler buram buram fresh tezek kokuyo çünkü belediye bunları her yerde gübre olarak kullanıyomuş. 





 

Hostele gelip odamıza yerleştikten sonra biraz dolaşalım dedik ve merkeze indik, metrodan çıkarken sizi esrar ve taze tezek kokusu bileşimi karşılıyor. Ek bilgi: metro ve otobüslerde biletinizi hem binerken hem inerken okutmak zorundasınız bu yüzden benim yaptığım salaklığı yapmayıp bileti buruşturmadan cebinize güzelce koyun. Metrodan indikten sonra yolunuzu kaybetmek çok kolay çünkü bütün sokaklar,binalar,bisikletler (evet) birbirinin aynısı o yüzden hostelinizde falan mutlaka küçük haritalardan vardır onlardan alın ya da ekmek alın parçalaya parçalaya yürürsünüz ehüehü komik değil. Biz indiğimizde biraz aç olduğumuzdan buranın bi nevi Migros'u sayılan Albert Heijn'dan bi şeyler almıştık. 4 euroya sandviç ve meyve suyu ya da soğuk/sıcak kahve çeşitlerini kolaylıkla bulursunuz. Öfff böyle çok bilgilendirici bi yazı oluyo komikli şeyler yazmak istiyodum ama halkın sesi yardımsever vatandaş biri olduğum için bu bilgileri vermezsem rahat edemem. Yine bi ek bilgi, Albert Heijn baya erken kapanıyo yani alacağınız şeyleri mutlaka 7'den önce alın, merkezden uzak bölgelerde olanlar saat 7'den de önce kapanıyo. 


Şu tatlıların hepsinden birer ısırık almak isterdim... Hiçbir yer poşet vermediği için gelirken bez bi çanta getirmenizde fayda var. Benim için hayat kurtarıcı olmuştu bez çanta.

Gitmeyi planladığınız müzeler arasında Sex Museum varsa meydanda bulunması çok kolay bi konumda. Yanlış hatırlamıyosam ücret 5 euroydu ve şehirde kullandığım en iyi internet buraya aitti tşkkrlr sex museum. Oldukça anlamsız, turist tuzağı olarak adlandırabileceğimiz bi yer ama eksik kalmamak için gittik tabiki. Müzeye girerken fonda bi adamın orgazm sesini duyacaksınız. Her katta denşik erotik biblolar çıplak kadın fotoğrafları, çizimleri, farklı kıtalardan başka görseller vs genel olarak bu tarz şeyler var. Bi katta Marilyn Monroe'nun heykeli vardı, diğer bi katta anlamsız bi kadın heykeli vardı. Pek fotoğraf çekmemişim, çektiklerimi şuraya iliştirip yazıya devam ediyorum.




Hmmm bakalım sonra naptık. Yiyecek otomatlarını denedik. 2-3 euroya hamburger, ne olduğunu bilmediğim içi keşkek dışı kıtır kıtır bi şey yiyebiliyosunuz. Hamburgeri gerçekten güzel ve hepsi taze. Beendik. 




Hava çok geç karardığı için biz saati 7 falan sanıyoduk ama saat çoktan 10 olmuştu. Sokaklarda biraz daha sürttükten sonra hostele geçtik. İlk gün bele geçti. Unutmadan yine bi ek bilgi, Amsterdam dünyanın en güvenilir şehri filan değil. Türkiye'de bile daha az taciz edilmişizdir heralde. Ali bu durumu ultra yakışıklılığına bağlıyo artık yürürken götünü ve suratını kapatıp güvenle gezebilcekmişiz klsdfjlsjdfkjd ikinci günümüzü de en kısa zamanda üşenmeden yazarım umarım. Öpt.